
Access Consciousness Facebook sayfasına ileti gönderen bir hanım sormuş; “Düşüncelerimiz, hislerimiz ve duygularımızın %98’inin bize ait olmadığının bilimsel kanıtı nerede?” Kocası, Access’in kurucusu ve çok satan kitaplar yazarı Gary Douglas ve eğittiği birçok kolaylaştırıcı tarafından kullanılan bu yaygın savın kanıtını talep ediyormuş.
Sıklıkla olduğu gibi, bir soru sormak farkındalık yaratır ve o farkındalık hiç beklenmedik kaynaklardan gelebilir. Bu olayda kaynak, bu sorunun Facebook sayfasında görünmesinden sadece birkaç gün sonra, “Sırt ağrısından, sabah bulantısına; çiftler neden birbirlerinin ağrılarını hisseder?” başlıklı makalesini yayınlayan, İngilizlerin sansasyonel gazetesi Daily Mail olmuş.
Anlaşılan, “Başka birinin ağrısını hissetmenin” en çok geçerli olduğu zamanlardan birinin, hamilelik sürecinde ortaya çıktığıymış.
Yaygın biçimde “Sempati belirtileri” olarak adlandırılan bu kavram, her dört baba adayından birinde ortaya çıkmış. Araştırmacılar bu fenomeni “Erkek Lohusalığı” olarak adlandırıyor; Access Consciousness buna “Başka birinin ağrısını, kendisininmiş gibi üstlenmek” diyor. Erkek Lohusalığı gösteren baba adayları, hamileliğin yiyecek istekleri, mide bulantısı ve hayalet ağrılarını deneyimlemişler.

Araştırmacılar bunu, hamilelik sırasında artan bir hormon olan prolaktin artışına bağlamaktadır. (Hem erkek hem de kadınlarda her zaman mevcut olan bir hormondur, ancak hamilelik sırasında kadınlarda yükselir.) Sadece anne adayları için değil, aynı zamanda aday babalar için de yükselir. Prolaktin erkeklerde ne kadar yüksekse, eşlerinin hamileliği ile o kadar fazla kilo aldılar, yedikleri yiyeceklere karşı daha fazla isteksizlik ve yaşadıkları daha kalıcı mide bulantısı deneyimi yaşadılar. Bu, Evrim ve İnsan Davranışı dergisinde rapor olarak yayınlandı.
Bununla birlikte, başkalarının hislerini kendi bedeninize alma fenomeni sadece hamilelikle sınırlı değildir. Daily Mail’in makalesi ayrıca, çiftlerin bir üyesinde ortaya çıkan bel ağrısı deneyimlerini de tartışmıştır.
28 Mayıs 2013 tarihli sayısında yayınlanan makale de; “Sevilen birinin ıstırabını görmenin oluşturduğu psikolojik travma, aynı belirtilere yol açacak fiziksel değişim yaratacak kadar güçlüdür” denmiştir.
Yapılan araştırmalar, sevilen birini veya bir arkadaşı ıstırap çekerken izlemenin beynin, ilk elden acı deneyiminde olduğu gibi, aynı bölümünü aktive ettiğini bulmuştur. Almanya’da ki Heilberg Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma; ağrı içinde inleyen eşini görmesi mümkün olmasa bile, sadece duymanın, aynı beyin tepkilerini uyandırdığını bulmuştur.

Pat Hagan tarafından yazılan Daily Mail makalesi şunu bile sormaya cüret ediyor; “Yüzde 80’imizin hayatımızın bir noktasında sırt ağrısından mustarip olduğu göz önüne alındığında, bunlardan birkaçı sürekli olarak sırtından şikâyet eden biriyle yaşamaya bağlı olabilir mi?”
Alman araştırmacılar, sırt ağrısı deneyimleme ihtimalinin, düzenli olarak sırt ağrısından şikâyet eden birisi ile birlikte yaşamakla önemli ölçüde arttığını buldular.
Bu durumla başa çıkmak için klasik Access Consciousness aracı, ağrı, hisler ya da duygular deneyimlerken tabii ki şu soruyu sormaktır; “Bu kime ait?” Diğer faydalı sorular; “Bu nereden geldi?” ve “Bu benim mi?” Bu soruları sormak eğer evreninizde bir hafiflik algısı yaratırsa, tahmin edin… Siz, bilim insanlarının “Sempati Ağrısı” olarak adlandırdıkları şeye sahip olan partner gibisiniz.” Sorun gerçekten size ait değil!
Şimdi burada aynı zamanda, bu soruları sormanın iyi bir fikir olmasının bilimsel bir nedeni de var. Pittsburgh Üniversitesi bilim insanları, çok ağır yükleri taşımaları istenen ve kireçlenmesi olan çiftlerin kan basıncını ve kalp atışlarını ölçmüşler. Ağrı çeken partnerini izlemek onların kalp atışlarını ve kan basınçlarını arttırmış. Her ikisinde de kalp hastalığı için risk faktörü olduğu düşünülmüş.
Geçen yıl Journal of Pain dergisi, eklem iltihabından şikayetçi bekâr veya kötü ilişkiler içinde olanların, birbirlerini destekleyici ilişki içinde olanlardan daha fazla ağrı çektiklerini ve daha az hareketlilik yaşadıklarını buldu. Eğer iyi hissetmeyi diliyorsanız, hayatınızı paylaşacağınız kişiyi dikkatlice seçmeniz akıllıca olur.
Şimdi bilim konuştu. Ya bu sadece ilginç bir bakış açısı olsaydı? Ne biliyorsunuz? Bilimsel bir temeli olduğunu bildiğiniz için, yukarıda önerilen soruları kullanarak ne öğrenebilirsiniz?
Bu Yazı Access Consciousness Blog sayfasından tercüme edilmiştir. İngilizce aslını okumak için lütfen BURAYI TIKLAYINIZ.






