Chutisa Bowman
Bir Access eğitmeni olarak, bana sıkça “Access Consciousness bir tarikat (kült) mıdır?” diye sorulur. Bu benim tarikat gerçekte nedir ve insanların neden tarikatlar hakkında yoğun korkuya ve muazzam huzursuzluğa sahip olduklarını, araştırmama sebep oldu.
Her ne zaman insanlar tarikatlar hakkında konuşsalar, ben: “Sadece ‘tarikat (kült)’ terimi olarak ne kastediyorsunuz?” diye basit bir soru sormayı arzu ederim. Çoğu insan ‘tarikat’ hakkında, çoğunlukla karizmatik bir lider tarafından liderlik yapılan, inançları ya da çalışmaları anormal ya da tuhaf sayılan, imanlı takipçileri olan kapalı dini bir grup olarak, düşündüklerini fark ettim.
Bazı insanlara, ‘tarikat’ kelimesi kafası tıraşlanmış tuhaf giyinmiş, yoğun bir köşe başında dans eden ve ilahi söyleyen insanlar ya da ücra bir çiftlik evine kapanmış uç fikirleri olan küçük bir grup insan çağrışımı yapar. Kendilerini arkadaşlarından, ailelerinden ve hatta toplumdan tecrit eden ya da tehlikeli, suç oluşturan, ahlak dışı, düzenbaz çalışmalarla uğraşan dindar bir grup insan resmi çağrışım yaptırabilir.
“Tarikat” terimi çoğu kez onun anlamının ve yaptığı çağrışımın tamamen farkında olmayanlar tarafından, genel hatlarıyla kullanılmıştır. Çoğu insan bir tarikatın; ‘norm’un ne olduğuna ya da ‘iyi’yi neyin tanımladığına dair olan genel toplum görüşünün sınırlarından sapan kötü bir şey olduğuna inanır. Bugün tarikatın olumsuz kavramı, garip, acayip ya da tuhaf inançları yüksek oranda kontrol edici olan ve suç oluşturan çalışmalarla uğraşan ruhani bir grubu ima etmektedir. Pek çok fikir tarikatın basın tarafından şekillendirilen tanımını kapsamaktadır.
YANİ, TARİKAT GERÇEKTEN NEDİR?
Asıl anlamında “cult (kült, tarikat)” kelimesinin anlamı alçaltılmamış. “Cult (kült)” kelimesi Fransızca “culte” kelimesinden gelmektedir ve kökeni Latince “cultus” kelimesidir ki “care (itina)” ve “adoration (aşırı sevgi, hayranlık)” anlamına gelir. Bu düşünce Latince “cultus” kelimesinden gelir – “colere” kelimesinin geçmiş zamana çekimlenmiş halidir ki “to cultivate (toprağı işlemek, yetiştirmek)” anlamına gelir. Bu kelime “ibadet etmek ya da bir tanrı için referans vermek” anlamında kullanılırdı.
The World Book (Dünya Kitap) Ansiklopedisi bunu “geleneksel olarak, ‘cult (kült, tarikat)’ terimini ibadet etmenin ya da dini ayin yapmanın her bir şekline refere edildi.” diye açıkladı. Bu kriterle, bütün ruhani ve dini organizasyonlar tarikat olarak sınıflandırılabilinirdi. Akademik metinler içerisinde, mesela, Eski Hıristiyan kilisesine ‘cult’ tarikat gibi değinildiğini sıklıkla bulabiliriz, aynı zamanda Meryem Ana Tarikatı/Mezhebi gibi şeyleri de kaynak olarak göstermiştir. Diğer taraftan, günümüzde genel kullanımda, tarikat kelimesinin farklı bir anlamı vardır. Yine de orijinal tanımlamaların hiçbiri; insanların, bir grup insanı bir tarikat sahibi olduğu için suçlarken düşündükleri değildir.
1900’lerin ortasından beri tarikatların terim anlamı değişti… Tarikat daha aşağılayıcı, olumsuz ve yargılayıcı yan anlamlar kazanmıştır. Günümüzde, pek çok insan bu terimi, onların standart dışı ya da tehlikeli farz ederek göz önünde bulundurduğu, herhangi akımlara ya da gruplara değinmek için kullanır. Bu genel olarak kanun güçlerinin neyi tehlikeli farz ediyorlarsa ya da zararlı tarikatları (mesela, cinayete, istismara ya da intihara teşvik edenler) kapsar.
“Access Consciousness bir tarikat mıdır?” sorusunu incelemeye başlamadan önce, sadece World Book Ansiklopedisinin açıklamasının değil, aynı zamanda tarikatlar alanının önde gelen yorumcularının ve kitle hareketinin doğasının ne anlattığı üzerine düşünelim. Eric Hoffer, bir düşünce lideri ve en çok satan kitaplardan olan “The True Believer” (Gerçek İnanan)’ın yazarı, “ bir tarikat (kitle hareketi) öğretileri ve vaatleriyle değil ama sığınmayla, bireysel varoluşun endişeleri, yavanlığı ve anlamsızlığını takdim ederek, bir hayran kitlesini cezbeder ve tutar.” diye iddia etmektedir.
Bununla birlikte, Hoffer’de bazı akımların iyiyken, bazılarının iyi olmadığını onaylamaktadır. Hoffer sadece hareketlerin niteliklerine ve yöntemlerine dikkat ediyor, hareketin ahlak anlayışına değil. Kitap; anlamsız hayatlarına biraz önem katabilecek herhangi bir dava için kendilerini feda etmeye hevesli olan hayal kırıklığına uğramış ve tatminsiz bireylerin psikolojisini derinlemesine inceliyor. Hoffer’a göre; hoşnutsuz kişiler, esasen benlikten bir kaçış olan tutucu davranışları benimseyerek, bu akımlarda kendilerini kaybetme arayışındadırlar. Hoffer; “Bir kitle hareketi (kült), hüsrana uğramış bireylere, hem bireysel kaynaklarından uyandıramadıkları ve hayatı katlanılabilir kılan unsurlar hem de bütün benlik için temsili vekiller önerir.” diye vurgular.
“The True Believer” (Gerçek İnanan) kitabını inceledikten sonra, Access Consciousness’ın mevcut kamu, basın ve kanun hükmü tarafından tanımlanan ‘cult’ tarikat/kültden ne kadar temel bir farkla ayrıldığına dair daha fazla netlik ve farkındalık kazandım. Hoffer’ın kitabındaki açıklamasını kullanarak, Access Consciousness “uygulamaya yönelik bir organizasyon” olarak betimlenir. Eric Hoffer aynı zamanda bir kült ve uygulamaya yönelik organizasyon arasındaki zıtlığı da en iyi kendi sözleriyle özetle şöyle açıklıyor:
“Kitlesel bir hareketin (kült, tarikat vb.) cazibesi ile uygulamaya yönelik bir organizasyonun cazibesi arasında temel bir fark vardır. Uygulamaya yönelik bir organizasyon kendini geliştirmek için fırsatlar tanır. Diğer bir yandan kitlesel bir hareket (kült), takipçilerini kişisel gelişim arzularına bir yanıt vermek için değil, kendinden feragat etme tutkularını gidermek için kendine çeker ve elinde tutar. Bir kitle hareketi (kült), hüsrana uğramış bireylere, hem bireysel kaynaklarından uyandıramadıkları ve hayatı katlanılabilir kılan unsurlar hem de bütün benlik için temsili vekiller önerir.”
Hoffer’ın kitlesel hareketler (kültler, tarikatlar vb.) hakkındaki görüşleri arasında, kişisel önemleri başkaları tarafından ve daha da önemlisi, kendileri tarafından yetersiz görülen kişiler için bir çıkış yolu olduğu da yer alıyor.
Hoffer’ın bakış açısından, Access Consciousness bilinçliliği, farkındalığı, bilmeyi ve bireysel ilerlemeyi kolaylaştırmakla ilgili olduğundan, gerçekten de uygulamaya yönelik bir organizasyondur. Access Consciousness’ın amacı bireyleri bütün zamanlarda bildiklerini bilmeleri için ve gerçekten oldukları muazzamlığa adım atmayı seçebileceklerini bilmeleri için güçlendirmektir. Access Consciousness, Hoffer’ın “tüm benlik” olarak açıkladığının yerini alacak bir şey sunmaz çünkü size kendi öz kaynaklarınızı, farkındalığınızı ve içsel bilişi anımsatmak sizi güçlendirir.
Eric Hoffer daha ileri götürerek, eğer bir organizasyonun yaşam gücü takipçilerinin birleşik hareketi ve özveri eğiliminden kaynaklanıyorsa o kuruluş bir tarikattır diyor. Kendi sözleriyle en iyi şöyle özetlenebilir: “Bir kitle hareketinin (kült) temel meselesi bir tesisi birlikte hareket etmek ve kendinden feragat etmek için büyütmek, mükemmelleştirmek ve daimi kılmaktır… Bu ya da başka bir sebep dolayısıyla, sıkı bir bütünlük ve kendini feda etmeye yönelik daimi bir heveslilik yaratmaya ve sürdürmeye çalışan herhangi bir grup ya da kuruluş, genellikle bir kitle hareketinin (kültün, tarikatın vb.) özelliklerini gösterir”.
Aksine, Access’in enerjisi ve büyümesi, kendini feda etmek için, tutkusunu uyandırma ve hoşnut etme kapasitesine bağlı değildir. Onun yerine insanların önceliklerini kendi yükselmeleri olarak oluşturmaları için onları cesaretlendirir. Aslında, insanların kendi hayatlarında en önemli ve kendilerinin birinci sırada olmasına izin vermelerine istekli olmaları için ilham verir ve yaratıcılığın kaynağı için başkalarının ihtiyaçlarını, isteklerini ve arzularını yerine getirmelerini durdurur. Access Consciousness’ın yaptığı şey, insanların her şeyi sınırsızca algılama, bilme, olma ve alıp kabul etme gerçeğinin farkındalığıyla birlikte güçlendirebilen araçlar ve kavrayış sağlamasıdır. Access Consciousness insanların her zaman seçeneklere sahip olduklarını bilmeleri için güçlendirir. Bu farkındalık, seçenekler ve olanaklarla ilgilidir, dışında değildir. Hoffer’a göre, tarikatlar bunu yapamaz, çünkü eğer yaparlar ve bireylerin kendi çıkarları, seçimleri ve farkındalıkları olmasına izin verirlerse, kendilerini yok ederler.
Hoffer’ın kitabında belirttiği üzere, “Kitlesel bir hareket, kolektif yoğunluğunu serbest bıraktığında ve yerinde bir eylem olarak kişisel gelişimi desteklemeye başladığında kaybetmeye mahkumdur… Aynı şey, vaaz ettikleri öğretiden ve planladıkları programdan çok, bütünlük ve kendilerini feda etmeye hazır olma kaygılarının derecesine dayanmakta olan dini ve devrimci kitlesel hareketler için de geçerlidir.”
Bu bakış açısından, Access Consciousness bir tarikat olarak, başarılı olamaz ve üstesinden gelemez, çünkü o insanların kendilerini kurban etmelerini talep etmez ya da benliğin bireysel farklılığını yoğun ortak bir bütün içinde kaybederek benliğin feshinin istekliliğine sahip değildir. Hoffer bir tarikatın ve kompakt (sıkıştırılmış) bütünlüğün parçası haline gelebilmek için, tarikat üyelerinin çok şeyden vazgeçmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Tarikat onların mahremiyet, bireysel muhakeme ve genellikle bireysel varlıklarını bırakmalarını gerektirir. Bir takipçi (gerçek inanan/mümin) haline gelmeleri ve hayatlarını tarikat liderinin bakış açısına göre yaşamaları gerekir. Aksine, Access kurucusu takipçiler toplamakla ilgilenmez. O diğerlerinin bir lideri izler hale gelmelerinin liderlik olmadığını söyler ve insanları yetkin hale getirmekle ilgilenir. Sorumluluğu almış birisi ve lider olan birisi arasında bir fark vardır. Tarikatlar hayatınızın sorumluluğunu alır. Gerçek bir lider onların nereye gittiğini bilen kişidir ve eğer seçerseniz sizi de birlikte gelmeye davet eder. Ve eğer seçmezseniz, bu sizin seçiminizdir.
İlave olarak, Access Consciousness tarikat olarak başarıyla yayılamaz çünkü o ‘kimsenin ve hiçbir şeyin sizin bilinçliliğinizden ve seçiminizden daha değerli olmadığına ve en önemlisi hiç kimse için kendi bakış açınızdan vazgeçmemeniz gerektiğini’ algılamak ve bilmek ve kabul etmek için insanları güçlendirir. Access Consciousness herhangi bir şey hakkında bir bakış açısını almanızı gerektirmez. Bir şeye inanmanızı gerektirmez. Hatta Access Consciousness araçlarını başarıyla öğrenirseniz ve çalıştırırsanız işe yarayacağına dair inanmanıza bile gerek yok. Sizin kendi bakış açınıza erişmenize olanak tanır, çünkü siz hayatınız hakkında her şeyi ve hayatınız için neyin doğru olduğunu bilen kişisiniz. Access sadece size bakış açınızı bir sınırlama olarak algılıyorsanız, onu bırakmanızı tavsiye eder. Access Consciousness’ın cevapları yoktur, sadece soruları vardır. Access Consciousness sizi : ‘Ya sahip olduğun bakış açısı bir sınırlama olmak zorunda olmasaydı? Peki ya sahip olduğun bakış açısı bir olanaksa?’ sorularını sormak için cesaretlendirir.
Yani… Access Consciousness bir tarikat mıdır yoksa güçlendirmenin bir kaynağı mıdır?
Yazının İngilizce aslını okumak için lütfen BURAYI TIKLAYINIZ.






